Floransa Toskana bölgesinin başkenti. Aynı zamanda İtalyan Rönesansının doğduğu yer olarak biliniyor. Geçmişte olduğu gibi bugün de ticaret ve kültür merkezi. Jül Sezar “Julius Caesar” M.Ö 59 yıllarında ordusundan emekliye ayrılan askerlerine bu verimli toprakları vererek şehrin kurulmasını sağlamış.
Şehir, Arno nehrinin etrafına kurulmuş. Neredeyse adım başı sanat galerileri, müzeler, katedraller bulunuyor. Aslında şehir bir nevi açık hava müzesi. Dante, Michelangelo, Botticelli, Giotto, Americo Vespuci de Floransalıdırlar. Daha birçok sanatçı var, saymaya kalksam epey uzar.
İtalya’da tarihi eserler itinalı bir şekilde korunmuş. Ücretsiz gezilebilecek yerler, meydanlar ya da bir kaç kilise o kadar. Adım başı turist, hangi şehre giderseniz gidin fark etmiyor, yeterki görmeye değer sadece küçücük bir yeri olsun. İster istemez ülkemle kıyaslıyorum ve hüzünleniyorum.

Floransa’nın tarihindeki ilk büyük bazilikası olan Santa Maria Novella’dan başlıyoruz gezimize. Kilise manastıra bitişik inşa edilmiş. Manastırda sanat eserleri ve yağlı boya tablolar bulunuyor. Burada bir kaç fotoğraf çekip gezmeye devam ediyoruz.
Santa Maria Novella
Zamanımız az gezilecek yer çok. Neyse ki gezmek istediğimiz bütün yerler yürüme mesafesinde ve birbirlerine yakın. Floransa’nın arka sokaklarında kepenkleri indirilmiş dükkanların arasından ilerlerken sokağın bu kadar sessiz olması biraz garip geliyor. İn cin top oynuyor deyimi yerini tam buluyor burada. Sonra hatırlıyoruz ki : ”siesta zamanı…”
Siesta vakti
Birkaç sokak ilerleyince Duoma meydanına vardığımızda her şey normale dönüyor. Fazlası ile kalabalık ve gürültülü. Allah’tan turistlerin yoğun olduğu yerlerde marketler ve restoranlar açık. İşte bütün ihtişamı ve heybeti ile karşımızda duruyor Santa Maria del Fiori “çiçeklerin aziz meryemi” Dom Meydanında bulunduğundan Piazza del Duomo katedrali ismiyle biliniyor.

Şehrin En Yüksek Yapısı – Piazza Del Duomo Katedrali
Bu görkemli yapının hayranlık uyandıran kocaman bir kubbesi bulunuyor. Kubbenin mimarı Brunelleschi’nin ilginç bir hikayesi var. 1401 de veba salgını sona erince Vaftizhanenin kapılarını yapmak için düzenlenen yarışmada Ghiberti e yenilip ikinci olunca Roma ya gider. Eski Roma kalıntılarındaki kubbeleri inceler ve kendini yetiştirmeye burada devam eder. Floransa ya döndükten sonra bu dev boyuttaki kubbenin yapımı için bir yarışma düzenlendiğinde bu sefer Brunelleschi kazanır, Ghiberti ise ikinci olur.

Roma´daki 43 metre genişliğindeki kubbesi olan Pantheon’dan esinlenerek, saygıdan 1 metre küçük yapılmış. Kubbenin genişliğin den başka bir benzerlik yok aralarında. Pantheon ne kadar sadeyse, Dom da okadar gösterişli. Dış cephenin tamamı renkli mermer ile kaplanmış. Her şey güzel hoş da, daha da güzeli buraya giriş ücretsiz. Bu durum tabii ki uzun bekleme sürelerine neden oluyor.

Piazza Della Signoria
Burası şehrin en güzel meydanı. Medici ailesine ait ilk saray Palazzo Vecchio burada. Günümüzde belediye binası olarak kullanılıyor ve bir bölümünü ücretsiz gezmek mümkün.
Michelangelo’nun Davud heykelinin kopyası bu meydanda.
Orijinali Akademi Galerisinde “Galleria dell´ Accademia”. Hep sanırdım ki bu heykeli yapmak Michelangelo’nun kendi fikriydi. Meğer şehirde bulunan yün tüccarlarının finansmanlığında ve onların istekleri doğrultusunda 1464 yılında Agostino di Duccio başlayıp daha sonra 1476 yılında Antonio Rossellino onun kaldığı yerden devam ettiyse de, her ikisi de işin zorluğundan dolayı fazla ilerleyemeden işi bırakmışlar. Katedralin bahçesinde mermer parçası 1501’e kadar öylece durmuş. Michelangelo 5,17 metre büyüklüğünde ve altı ton ağırlığındaki tüm mermere diğerlerinin kaldığı yerden devam ederek üç yıl da bitirmeyi başarmış.

Meydanın bitiminde Galleria Degli Uffizi başlıyor. Mediciler burayı ofis olarak kullanmışlar ve Pitti saraylarına sığmayan heykel ve tabloları burada muhafaza etmişler. Müze olarak kullanılan saray U şeklinde, iç avluya girince duraklıyorum, böyle hoş bir görüntü beklemiyordum.

Sarayın dış duvarları isimlerini hep duyduğumuz bir çok ünlü sanatçının heykelleriyle döşeli. Önüm arkam sanatçı doluşmuşçasına adım başı sokak ressamları var. Neyse ki burası ücretsiz ve uzun sıra kuyruğu beklemeden eserleri izlemek mümkün. Buraya ait ücretli müzenin İçerisinde Osmanlı padişahlarının portreleri de bulunuyor. Eğer müzenin tamamını rahatça dolaşmak istiyorsanız yarım günü gözden çıkartmanız gerek. Online rezervasyonunuzu önceden yaptırmayı unutmayın.

Floransa’daki alışveriş çılgınlığına gelince
Floransa’ya daha adım atmadan önce kendimizi çok erken saatte ünlü markaların ürünlerini bir arada bulabileceğiniz The Mall’da bulduk. Floransa’ya araba ile yarım saatlik yakınlıkta. Hafta içi olmasına rağmen yinede kalabalıktı. Burada hiç bir yerde olmadığı kadar çok Türk’le karşılaştım. Tüm ürünlerde yüzde yetmişe kadar varan indirim vardı. Markalı ürünler söz konusu olduğu için bu fiyatlar bile oldukça yüksek. Daha uygun fiyatlarda alışveriş yapmak isterseniz Floransa’daki semt pazarlarını öneririm.
İtalya’da Öğlen Uykusu
“Siesta”: 13:30 ile 17:30 saatler arasını kapsıyor. Resmi yerlerde dahil olmak üzere kapalılar. Sadece turistlerin fazla yoğun olduğu yerlerde açık birkaç yer bulabilirsiniz.
Eski şehri kapsayan merkeze araba ile yerli olmayanların girmeleri yasak. Bu yasak ihlal edildiğinde yüksek ceza ödeniyor. Şehre oldu da arabanızla girerseniz plakanıza kesilen bu ceza eğer Avrupa birliği ülkelerinde ikamet ediyorsanız adresinize kadar teslim edilecektir.
Floransa İçin İpuçları
İtalya’daki restaurantlarda masadaki tabak, çatal, bıçak hatta peçeteyi kapsayan‚ Coperto ve servis içinde ayrıca servizio adı altında iki ayrı fazladan ödeme alınıyor. Ne kadar ödediğiniz aldığınız fiş üzerinde yazıyor. Bir sürprizle karşılaşmak istemiyorsanız oturmadan önceden de sorabilirsiniz.
Floransa Gezi Rehberi ’ni sabırla okuduğunuz için teşekkürler. Diğer yerler için hazırladığımız Gezi Rehberi yazılarını da incelemenizi tavsiye ederim…