Sosyoloji, yaşamın görünüşte bildik olan yanlarının nasıl başka bir gözle görülebileceğini ve yorumlanabileceğini gösterir. Kavramsal karşılığı, toplum bilimidir. Sosyolojik bakış açısı, toplumsal koşulların bireylerin yaşamlarını nasıl etkilediğini ve belirlediğini görmeyi sağlar. Başka bir deyişle, bireysel sorunların arkasında ki toplumsal nedenleri, yani özel olanın içinde genel olanı görmemize yardımcı olur.
Gündelik hayattaki rutinlerin içine daldığımızda, yaşadığımız deneyimlerin, olup bitenlerin anlamı üzerinde düşünmeyiz. Bireysel olanda ki sosyal olanı, özel olanda ki genel olanı görmeyiz. Sosyologlar, insanların yaşadığı bireysel olayların daha geniş olguların yansıması olduğunu gösterir ve insanların deneyimleri arasında ki benzerlikleri ve bu benzerliklerin arasında ki farklılıkları ortaya koyarlar. Sosyoloji (toplumbilimi) bizi deneyimlerimizi yeniden değerlendirmeye yöneltir, şeylerin olduğunu sandığımız şekilde olmadığını düşünmemizi, başka yorumların da olduğunu görebilmemizi sağlar.
Sosyolojik düşünmenin bireye sağladığı en önemli fayda , şimdiye kadar düşünmediği farklı bir şekilde düşünmeye başlamasını ve böylece o güne kadar tanıdığını düşündüğü dünyanın şimdi olduğundan daha farklı bir dünya olabileceğini keşfetmesini sağlamasıdır. Sosyolojik düşünmek, hem kendi sorunlarımızı hem de çevremizdekilerin sorunlarını daha iyi idrak edip düşünmemizi sağlar. Çözüm geliştirme noktasında daha geniş bakış açısına ve farklı yerden bakabilme, çok yönlü bakabilme gibi meziyetlere sahip olmamızı sağlar.
Bütün insanların bizimle aynı engeller ve hayal kırıklıklarıyla karşılaştıklarını fark edebilir ve diğer insanların tercih ettikleri hayat tarzını seçme ve uygulama haklarına daha çok saygı gösteririz. Sosyoloji aynı zamanda hayatı daha iyi kavramamız noktasında da bize yardımcıdır. Sorunlara daha çözümcül yaklaşımımız ve karşılaştığımız sorunların yaşantımıza etkisini belirlememize yardımcı olur. Sosyolojik düşünmek, aramızda karşılıklı anlayış ve karşılıklı sevgiden meydana gelen saygıya dayanan bir dayanışma oluşmasını sağlar ve bu dayanışmayı kevvetlendirir.
Sosyoloji ile ilgilenmek ya da kavramaya çalışmak sıradan bir okuma programı yapmak veya bilgi edinme süreci işletmekten ibaret değildir. Sosyolojik düşündüğümüzde olayalara daha geniş bir açıdan bakar, kendimizi günlük yaşamın sıradanlığından uzaklaştırmış oluruz. Anladığımızı ya da bildiğimizi sandığımız şeyleri yeniden inceleriz. Sosyolojinin amacı, yanlış bildiğimiz bilgileri düzeltmek ya da yanlış bildiklerimizin yerine dogmatik doğruları koymak değildir. Sosyolojik perspektife sahip olmak, daima doğru kabul edilen sorgulanmaz görülen şeyleri sorgulama alışkanlığı ve çözümleme bilincine sahip olmaktır.
Meseleler arasındaki bağlantıyı kavrayamadan sosyolojik düşünemeyiz. Tarihsel olayları tarihsel bilinçle değerlendirip okurken aynı zamanda her şeyin birbiri ile bağlantılı olduklarını unutmadan çözümleme yapmayı öğrenebilirsek o zaman sosyolojik düşünce biçimine yaklaşmış oluruz. Ne bireylerin yaşantıları ne de herhangi bir toplumun tarihi, her ikisi de birden anlaşılmadan anlaşılamaz, ziraa toplumsal yaşam ile bireysel yaşam birbiri ile bağlantılıdır. Başka bir deyişle sosyolojik imgelem(sosyolojik düş gücü veya tahayyül) hem tarihi, hem biyografiyi hem de bunlar toplum içinde ki ilikilerini kavramaktır.
Biyografi ve tarih arasında ki ilişkiyi anlamak insan ve toplum arasında ki, kendimiz ile dünya arasında ki ilişkiyi anlamaktır. Örneğin evli bir çiftin boşanması kişisel bir sorundur ama bir toplumda son on yılda yapılmış evliliklerin yarısına yakını boşanmayla sonuçlanmışsa bu toplumsal bir sorundur. Başka bir örnek vermek gerekirse, bir insanın işsiz kalması kişisel bir sorundur, ülkede çalışma çağında ki nüfusun üçte birinin işsiz olması ise toplumsal bir sorundur. Bu durum, bu sorunların bireysel özelliklerden kaynaklanmadığını, toplumsal boyutta sorunlar olduğunu ve toplumsal boyutta incelenip çözülmesi gerektiğini göstermektedir. Böylelikle sosyoloji, bireysel ve toplumsal sorunlarda, bireysel olanın toplumsal arka planını, toplumsal olanın ise bireylerde ki yansımalarını incelememize yardımcı olur. Sosyoloji, hem toplumların içindeki ve toplumlar arasında ki farklılıkları, hem de bu farklılıklarda ki benzerliği gösterir. Bu yolla toplumsal yaşamın kalıpları ortaya konduktan sonra, bireyler içinde yaşadıkları dünyayı da kendi iç dünyalarını da daha iyi anlarlar.